3 Şubat 2012

ilişkilerimiz hayatımızın neresinde durmalı ?

Kadın, erkek ilişkilerinde yıllardır süregelen bir hata vardır. O da; ilişkimizde partnerimizi hayatımızın neresinde koyacağımızdır. Ve süreç ilerlerken naçizane fark ettim ki kadınlar ve erkekler bu konuda ters köşe düşünüyorlar.

İlişkilerimizde biz kızlar her zaman sevgililerimizi hayatımızın merkezine oturturuz dahası aynı şeyi karşımızdakinden de bekleriz. Sonrası malum zaten asla bu beklentimiz karşılanmaz. Çünkü erkekler ilişkilerinde sevdikleri kızı bir yana dostlarını ve ailelerini ise diger yana koyarak denge sağlarlar. İlişkilerine ayırdıkları zaman gibi dostlarına da zaman ayırıp bizden önce bir hayatı olduğunu unutmazlar. Doğrusu da budur zaten. Hataya düşenler malesefki hemcinslerimdir. Sanırız ki dünya ikimizden ibaret ve hayatımızdaki kişi sonsuzda dek bizimle. Halbuki işler böyle yürümez. Hayatımızın merkezine oturttuğumuz o adam günün birinde hiç aklımızda yokken öyle bir çıkar gider ki hayatımızdan onunla birlikte her şey alt üst olur.Ardından askıya alınan dostlardan medet ummalar başlar, melankoli hat safhada yüksektir. Gerekli gereksiz her şeye bir anlam yüklenir ve bir süre sürünürüz tabi bizim aksimize adam hayatını olduğu gibi itham ettirmeye devam eder. Bizlerde bu kötü deneyime tecrübe adını verir belki bir sonraki ilişkimizde aynı hataya düşeriz belki de aklımızı başımıza alıp doğru dengeler kurarız kim bilir...

Kızlar bence erkek mantığına bürünüp dediğimi yap, yaptığımı yapma deme zamanı gelmiştir ne dersiniz? (; 


3 yorum:

  1. "Çünkü erkekler ilişkilerinde sevdikleri kızı bir yana dostlarını ve ailelerini ise diger yana koyarak denge sağlarlar." bence bu düşünce o kadar da kötü değil. Ayrıca bu, o kızın erkek için ne derece önemli olduğunu gösterir.

    Çiftlerin birlikte olmadan önce bir hayatları var elbet. Ama çift olmaya başladıktan sonra bu hayatı unutmaları da saçma olur. Mesaj vermek gerekirse eğer; ilişkiyi değil, hayatı yaşayın. Bir ilişkiye başladıktan sonra hayattan kopup o ilişkiyi yaşarsanız, yarın bir gün ayrılınca yaşayacak bir hayatınızda olmaz (ruhsal açıdan). Bu yüzden hayatı yaşayın. İlişkiye başlayınca da, bu hayatı partnerinizle yaşayın. Ama mutlaka hayatınızı yaşayın ki ayrılınca dönebileceğiniz bir yaşamınız olsun.

    YanıtlaSil
  2. Ben zaten bu yazımda erkek mantığını dogru bulup kız mantığını eleştiriyorum ne yazık ki. Çünkü yanlışa sürüklenen kızlar çogunlukta. Gerek şahsi tecrübelerimden yola çıkarak gerekse çevremden duyduğum hikayelere bakarak blogumda bu konuya yön vermek istedim. Tabir-i caizse sapı samanı ayırt etmezsek hayatta senin de söylediğin üzere ne yaşayacak bir hayatımız ne de yaşayacak kimsemiz olmayacaktır. Teşekkürler, sevgiler. =)

    YanıtlaSil
  3. Bana erkeklere biraz sataşıyormuşsun gibi geldi ama hadi dediğin gibi olsun bakalım. :) Ama şu konuda yine sana katılmıyorum. Çünkü kızlar yanlışa sürüklenmiyor. Eğer böyle dersek yanlış olan erkek, sürüklenen de kız gibi algılanıyor. Bence burada her şey karşılıklı. Tıpkı olması gerektiği gibi. İki insan kalplerini birbirlerine veriyor. Sonuçta hayat, şu asla acı çekilmeyen peri masalı değil. Buna beraber dayanmak zorundalar. Gerçek aşk budur.

    SHAKESPEARE'nin de dediği gibi;
    "Değişimle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir. Sonsuza kadar yıkılmayacak bir kaledir aşk. Fırtınalara göğüs geren, asla yıkılmayan. Aşk, zamanın kısacık saatleri ve haftalarıyla değişmez. Tam tersine, dayanır ve sürer."

    Teşekkürler, sevgiler. :)

    YanıtlaSil