5 Kasım 2011

VAN MİNUTE

Terör olayları ile birlikte oldukça fazla şehit verdiğimiz şu günlerde Van depremi ile halkımız dogulu, batılı olarak ayrılarak ne yazık ki ciddi bir yol ayrımına gelmiştir.
Toplum, her dogulu vatandaşımızı Pkk sempatizanı olarak görecek kadar sığ düşünür oldu. Dogal afete terör karıştırılan bir ülke de belki de Tanrı ya da doga bu deprem ile dogu / batı kardeşliğini gösterebilmemiz için bir bizlere fırsat tanımış oldu. 
Kötü sonuçlar doguran bir fırsatta olsa ne mutlu ki bize, bizler sosyal medyanın gücünü dogru kullananlar olduk. Twitter’da ihtiyaç listelerini, insan gücüne olan ihtiyacı bunların yanı sıra acımızı paylaşarak elimizden geldiğince tek yürek olarak dogu / batı kardeşliğini gösterir olduk. Şu belediye de insan gücüne ihtiyaç var, gönderilmesi istenilen yardımlar şunlar, önemli telefonlar yine bunlardır diyerek birbirini hiç tanımayan insanlar el birliği ile insana sıfatlar vermeden sadece insan olduğu için deger verir oldu.


Bu süreçte Ekşi Sözlük’e bırakılan bir mesajı sizlere paylaşmak isterim bknz: insanlık öyle yapılmaz böyle yapılır dedirten tokat tadında bir mesaj. 

‎”Bir gün Sen Düşersen Ben De Seni Kaldıracağım” (Türk-Kürt kardeşliğine binaen ekşi sözlükteki msj)
ağlaya ağlaya yazıyorum bunları…
deprem olur olmaz van’a kazak, bot, mont gibi eşyalar gönderirken montun cebine “geçmiş olsun kardeşim, ben de gölcük’te senin şu an yaşadıklarını yaşadım. maddi manevi ne sıkıntın olursa bana 05xxxxxxxxx numaralı telefondan ulaşabilirsin, hiç çekinme.” yazılı bir kağıt koyulduğundan 3 gün sonra gelen mesaj:
“allah razı olsun kardeşim. şu an gönderdiğin montla ısınıyorum. sana söz bir gün sen düşersen ben de seni kaldıracağım.”
Çocuk esirgeme yurdunda kalan küçük bir kardeşimiz bisiklet alabilmek için biriktirmiş olduğu parayı seve seve hiç düşünmeden Van’da ki depremzede vatandaşlarımıza yollarken; tv de canlı yayın dahilinde yapılan yardım programlarına katılan kişi / kuruluşlar bahşettikleri meblalardan vazgeçer olmuşlar.
Deprem vergileri ile double yol yapılan, dogal afete siyaset karıştırılan bir ülke de yardım kampanyalarında reklam yapma derdine düşmüş kişi ya da kurumların olması sizleri şaşırttı mı bilmem ama inanın beni zerre kadar şaşırtmadı.
Sözüm ona biz batılılar 99 depremi ve sonrasında ki depremlerde hangi sosyal statüye sahip olursak olalım unutmayalım ki mevcut dairelerimizde kalmak yerine günlerce sokaklarda kaldık. Öyle ki can havli ile kendilerini çıplak sokaga atanlar dahi oldu bugün olduğu gibi o gün de dalkavukça yorumlar yapanlar olmadı mı elbette oldu. En basiti biraz önce can havli ile kendini çarşafa sarıp çıplak sokaga kaçanlara dinsiz sıfatını yapıştıran dinden bir haber yobazlar oldu. Bizler birebir dogal afeti ve sonuçlarını yaşamış kişiler olarak sadece empati kursak dahi dogru düşünceye sahip olup, birey olarak kendimize düşeni yapacağımızdan eminim. Çok şey beklemiyorum sizden sadece bir parça empati a dostlar! 
Bu yazıyı okuyan ve beni de dogulu olarak düşünenler illa ki olacaktır yalnız yanıldığınızı söylemek isterim. Çünkü aksine batı karadenizliyim fakat insanları din,dil,ırk ayrımı yapmaksızın sadece insan olarak deger verenlerdenim. Söz konusu yazımı ve gündemi noktalamam gerekirse şayet son sözüm; şehitlerimizin ardından yaşadığımız depreme ”ilahi adalet” diyenlerin insanlığından şüphe duyduğum gerçektir. Şehitlerimizin ve depremde kaybettiklerimizin yakınlarına Allah’tan sabır dilerim. Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder